SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

EBVABU TAKSİRİ’S-SALAT

<< 574 >>

DEVAM: 20. Bir Kimse Oturarak Namaz Kılarken İyileşir Veya Kısmî Bir Rahatlama Hissederse Kalan Kısımları Tam Olarak Kılar

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن عبد الله بن يزيد، وأبي النضر، مولى عمر بن عبيد الله، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن، عن عائشة أم المؤمنين رضي الله عنها: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يصلي جالسا، فيقرأ وهو جالس، فإذا بقي من قراءته نحو من ثلاثين أو أربعين آية قام، فقرأها وهو قائم، ثم يركع، ثم سجد، يفعل في الركعة الثانية مثل ذلك، فإذا قضى صلاته نظر: فإن كنت يقظى تحدث معي، وإن كنت نائمة اضطجع.

 

[-1119-] Mu'minlerin annesi Aişe (r.anha)'nın bildirdiğine göre: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem oturarak namaz kılardı. Ayetlerin bir kısmını oturarak okuyup geriye otuz veya kırk ayetlik bir bölüm kalınca kalkar ve bunları ayakta okuyup rükuya varır, sonra da secdeye giderdi. Namazın ikinci rekatını da aynı şekilde kılardı. Namazını bitirdikten sonra bakar ve eğer ben uyanıksam benimle biraz konuşurdu. Fakat uyuyorsam O sallallahu aleyhi ve sellem da uzanırdı."

 

 

AÇIKLAMA:     Hasan-ı Basri'nin sözü farz namazlarla ilgilidir. Buna göre onun sözü şu an­lama gelir: "Hasta bir kimse farz namaz kılmak isterse iki rekat ayakta kılar..." Bu İfadeden anlaşıldığı kadarıyla bir kimse oturarak namaza başladığı halde, daha sonra ayağa kalkabilecek gücü hissettiğinde dilerse kalkıp kalan rekatları kıldığı rekatlara ekleyerek namazını ayakta tamamlayabilir. Bununla birlikte dilediği takdirde namaza yeniden başlaması da mümkündür. Hasan-ı Basrî'nin sözü, kalan rekatların kılınmış olan rekatlar üzerine eklenerek kılınabileceğini gösterir. Zaten alimlerin çoğunluğu da bu görüştedir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: "İmam Buharî'nin kullandığı bu başlık, farz na­mazlarla ilgilidir. Hz. Aişe hadisi ise nafile namazlar hakkındadır. İmam Buha­rî'nin görüşünü delillendirme tarzı ise şöyledir: Ayağa kalkmayı engelleyen her­hangi bir hastalık ve mazeret bulunmadığı halde nafile namazlar oturularak kılı-nabilir. Zaten Resul-i Ekrem (s.a.v.) de oturarak namaza başlamış ve rükua gitmeden önce kalkmıştır. Buna göre sadece ayakta durma gücünün bu­lunmadığı durumlarda oturularak kılınabilen farz namazlarda bu hükmü esas almak daha uygun olacaktır."

 

Fakat benim anladığım kadarıyla bu başlık sadece farz namazlarla ilgili de­ğildir. Başlıktaki "iyileşirse" şartı farz namazlarla ilgili iken "kısmî bir rahatlama hissederse" ifadesi nafile namazlarla ilgilidir. Bu son ifade zaten başlık altında nakledilen rivayete de uygun düşmektedir. Farz namazla ilgili kısım ise bu hük­me kıyas edilir. Aralarındaki ortak nokta ise gerek nafile gerekse farz namazların bir kısmının ayakta ve kalan kısmının da oturularak kılınabilmesidir. Hz. Aişe'-den nakledilen rivayet bir kimsenin oturarak başladığı nafile namazı ayakta ta­mamlayabileceğini gösterdiği gibi, nafile bir namaza ayakta başlayan kimsenin namaz sırasında oturmasının caiz olduğunu da göstermektedir. Zira bu iki du­rum arasında herhangi bir fark yoktur. Özellikle de Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in namazın ikinci rekatını bu şekilde kıldığını düşünürsek bu hüküm daha da pekişecektir.

 

Söz konusu rivayetten çıkarılan hükümlerden birisi de şudur: "Uzanarak namaza başlayan bir kimse, namaz içinde iken oturabilecek veya kalkabilecek gücü hissederse namazını oturarak veya ayakta tamamlar."

 

Nafile namaza oturarak başlayan bir kimsenin oturduğu yerden rükua git­mesi şart olmadığı gibi, ayakta başlayan bir kimsenin de kıyamdan rükuya git­mesi şart değildir. Bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalar ileride gelecektir. Kitabü't-teheccüd, Bab. 16.